İçeriğe geç

Günah keçisi deyim mi ?

Bir Filozofun Gözünden Sorumluluk ve Suç: Günah Keçisi Deyim mi?

Düşünmeye başladığımız anda, suçun ve sorumluluğun sınırlarını sorgulamaya da başlarız. Filozofun bakışında “günah keçisi” sadece bir deyim değildir; aynı zamanda etik, epistemolojik ve ontolojik bir meseleye dönüşür.

Peki, gerçekten “günah keçisi” bir deyim midir — yoksa insanın varoluşsal suçluluğunu dile getiren kadim bir metafor mu?

Bu sorunun cevabı, insanın kendini ve toplumu nasıl anlamlandırdığıyla ilgilidir.

1. Günah Keçisi: Bir Deyimden Fazlası mı?

Dilbilimsel olarak “günah keçisi”, başkalarının hatalarının bedelini ödeyen kişi anlamında bir deyimdir.

Ancak kökenine baktığımızda, bu deyim yalnızca dilsel bir kalıp değil, aynı zamanda bir ritüel semboldür. Eski Ahit’te, toplumun günahlarını bir keçiye yükleyip onu çöle salmak, Tanrı ile yeniden barışmanın bir yoluydu.

Yani “günah keçisi” hem dilde hem ritüelde yaşar; hem toplumsal hem de metafizik bir karşılığı vardır.

Bu yönüyle, “günah keçisi” sadece bir deyim değil, insanın suç duygusuyla kurduğu kültürel bir köprüdür.

2. Etik Perspektif: Suç Kimin?

Etik açısından “günah keçisi” fenomeni, sorumluluğun devri meselesini gündeme getirir. İnsan toplulukları tarih boyunca kendi içindeki huzursuzluğu bir “öteki”ye atarak denge kurmaya çalışmıştır.

René Girard’ın “mimetik şiddet” teorisine göre, toplumlar kendi içsel çatışmalarını çözmek için bir kurban seçer — işte bu kişi “günah keçisi”dir.

Bu bağlamda, etik problem şudur:

Kolektif huzur için bir bireyi feda etmek ahlaki midir?

Bir toplum kendi hatasından kaçmak için başkasını suçladığında, gerçekten temizlenir mi?

Bu sorular, modern dünyada da geçerliliğini korur. Bugün sosyal medyada, politikada, hatta kurumlarda bile “günah keçileri” yaratılır. Suçlu bulunur, rahatlama yaşanır — ama sistem değişmez.

3. Epistemolojik Açıdan: Bilgi ve Suçun Üretimi

Epistemoloji, yani bilginin doğası, “günah keçisi” kavramını farklı bir biçimde yorumlar.

Bir bireyi suçlamak, yalnızca ahlaki değil, aynı zamanda bilgi üretme biçimidir. Toplum, neyin “doğru” neyin “yanlış” olduğunu belirlerken kimin suçlu olduğuna da karar verir.

Burada bilgi, iktidar ilişkileriyle iç içe geçer. Kimin sözü gerçektir? Kimin masumiyeti kabul edilir?

Foucault’nun dediği gibi, her bilgi biçimi bir iktidar pratiğidir. Dolayısıyla “günah keçisi” seçimi, bir hakikat oyunudur: Toplum, kendi hakikatini sürdürmek için belirli kişileri “suçlu” ilan eder.

Bu anlamda, “günah keçisi” bir epistemolojik mekanizmadır; bilginin kimin lehine üretildiğini gösterir.

4. Ontolojik Derinlik: Günah ve Varoluş

Ontoloji, yani varlık felsefesi açısından bakıldığında, “günah keçisi” insanın varoluşsal yalnızlığını anlatır.

Heidegger’e göre insan “suçlu” bir varlıktır, çünkü dünyada olmak zaten bir sorumluluk yüklenmektir.

Bir anlamda, hepimiz potansiyel günah keçileriyiz — çünkü başkalarının beklentileriyle var oluruz.

Bu durumda soru şu hale gelir: Suç gerçekten bize mi aittir, yoksa başkalarının yüklediği bir varoluş biçimi midir?

Ontolojik olarak insan, suçun ve kefaretin dairesinde yaşar. “Günah keçisi” figürü, insanın bu döngüden kurtulamayışının sembolüdür.

5. Modern Dünyada Günah Keçisi: Dijital Çağın Etik Sorunu

Bugünün dünyasında günah keçileri artık tapınaklarda değil, dijital platformlarda seçiliyor.

Bir tweet, bir haber, bir ifşa… Ve ardından toplumsal linç:

Bir kişi suçlu ilan edilir, toplum vicdanını rahatlatır.

Bu durum, modern çağın etik krizidir. Çünkü sorumluluk artık bireysel olmaktan çıkmış, “görsel” bir ritüele dönüşmüştür.

Günah keçisi, artık toplumsal terapinin bir formu haline gelmiştir.

Sonuç: Günah Keçisi Bir Deyimden Daha Fazlası

Evet, “günah keçisi” teknik olarak bir deyimdir.

Ama felsefi olarak bakıldığında, bu deyim insanın en derin çelişkisini temsil eder: Suçtan arınmak için bir başkasını suçlama eğilimi.

Etik düzlemde bu adaletsizliktir, epistemolojik düzlemde manipülasyondur, ontolojik düzlemde ise insanın trajedisidir.

Şimdi düşün:

– Kendi hayatında hangi durumlarda başkalarını “günah keçisi” ilan ettin?

– Suçun gerçekten bireye mi ait olduğuna inanıyorsun, yoksa sistem mi suç üretiyor?

– Ve belki de en sarsıcı soru: Senin için günah keçisi kim?

Günah keçisi bir deyim değil; insanın anlam arayışındaki en eski aynasıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

beylikduzu escort beylikduzu escort avcılar escort taksim escort istanbul escort şişli escort esenyurt escort gunesli escort kapalı escort şişli escort
Sitemap
prop money